Eskipazar ilçesindeki Hadrianapolis Antik Kenti’nde ortaya çıkarılan ve Hristiyanlık alemi için büyük öneme sahip olan figürlerin yer aldığı 1500 yıllık kilisede sürdürülen çalışmalarda cam atölyesi, nekropolde yer alan kaya mezarında da 1800 yıl öncesine ait 3 Roma sikkesi, kemik toka, kemik çuvaldız ve unguentarium bulundu. Eserlerin paha biçilemez olduğu belirtilirken, cam atölyesinin bir üretim merkezi olabileceği tahmin ediliyor.
Eskipazar Budaklar Köyü’nde M.Ö. 1’inci yüzyılda kurulduğu ve M.S. 8’inci yüzyıla kadar yerleşim amacıyla kullanıldığı tahmin edilen Hadrianaupolis Antik Kenti’nde geçen yıl başlatılan 45 günlük kazı çalışmaları sırasında, Anadolu’nun en eski kiliselerinden biri olduğu değerlendirilen, 1500 yıllık yapı bulundu. Yapıda bir boğa figürü, bir aslan figürü ile iki tane tavus kuşunun olduğu mozaiklere rastlanıldı. Mozaikler üzerindeki boğa Lucas’ı, aslan ise Marcos’u temsil ederken, kilisenin Hristiyanlık dünyasında çok büyük öneme sahip olan Marcos ve Lucas’a ithafen yapıldığı anlaşıldı.
ESERLER İNCELEMEYE ALINDI
Karabük Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Ersin Çelikbaş, 30 kişilik ekip ile ara verilen çalışmalara yeniden başladı. 1500 yıllık kilisede devam eden çalışmalarda cam atölyesi ve nekropolde yer alan kaya mezarında da 1800 yıl öncesine ait 3 adet Roma sikkesi, kemik toka, kemik çuvaldız ve unguentarium bulundu. Bulunan eserler Hadrianapolis antik kenti içerisinde yer alan arkeoloji labarotuvarında incelemeye alındı.
Çelikbaş, kilisede geçen yıl yaptıkları çalışmalarla ilgili olarak, “Bizden önceki kazı sezonlarında yapılan çalışmalarda ortaya çıkan camlar var. Bu camların büyük çoğunluğu mavimsi, yeşilimsi renk tonuna sahip. Bu kadar aynı renkte camın ortaya çıkması ‘acaba bir yerel üretimi akıllara getirir mi’ diye, düşünüyorduk. Bu yıl ise kilise C’nin bitişiğine yapışık yapıda, bir atölye olduğunu tahmin ettiğimiz yapıyla karşılaştık. Bunun içerisinde bir ocak kalıntısı var. Duvarlarda çok büyük is izleri var. Zeminde bütün şeklinde kömürlerle karşılaştık. Numuneler aldık, analize göndereceğiz. Hangi tür odunların yakıt olarak kullanıldığı tespit edilecek. Binlerce aynı renkte cam eser parçalarıyla karşılaştık. Bunların içerisinde erimiş camlar vardı. Cam külçeleri vardı. Dolayısıyla burada bir atölye olduğunu tahmin ediyoruz. Şu anda ki verilerimiz kısıtlı. Çünkü atölye olarak düşündüğümüz yerin sadece üçte birlik kısmını kazabildik” dedi.
Gelecek yıl çalışmalarına orada devam edeceklerini kaydeden Çelikbaş, şunları anlattı:
“Kilisenin 2 evresi var. Birinci evresi milattan sonra 5’inci yüzyıl. 2’nci evresi 6’ncı yüzyıl. Dolayısıyla bu cam atölyesi, kilisenin bir bölümü kullanılarak yapılmış olmasından dolayı, kilise fonksiyonunu kaybettikten sonra buraya yapılmış olması gerekiyor. Biz cam atölyesinin milattan sonra 6’ncı yüzyılın sonları, 7’nci yüzyılın ortalarına kadar faaliyet gösterdiğini düşünüyoruz. Diğer bir nokta ise yine kiliseye bitişik ve şu anda henüz fonksiyonunu tanımlayamadığımız bir Roma dönemi yapısıyla karşılaştık. Daire plana sahip. Bunun ne olduğuyla ilgili farklı yorumlar yapabiliyoruz. Fakat çok başındayız. Yuvarlak daire plana benziyor. Bunun bir Roma yapısı olduğunu söyleyebilirim. Kilise yapısı gibi Geç Roma-Erken Bizans yapısı değil. Daha erken dönemlere ait bir yapı. Bu yapıyla ilgili gelecek yılda çalışmalara devam edeceğiz. Bölümlerini açmaya çalışacağız. Bölümlerini açtıkça bu yapının fonksiyonu, işlevi hakkında daha net bilgilere ulaşacağımızı düşünüyorum.”
Bir diğer kazı çalışmalarını ise kiliseye yakın nekropolde sürdürdüklerini belirten Çelikbaş, şöyle konuştu:
“2017 yılında başladık, 2018 yılında bir kazı yaptık ve 2019’da çalışmalara devam ettik. Nekropolde bugüne kadar 33 adet mezar ortaya çıkardık. 33 adet mezarın içerisinde çeşitli mezar tipleri var. Özellikle basit kaya mezarları Hristiyanlık dönemine ait. Kayaya oyulmuş mezarlar. Biz bu nekropolun geç dönem mezarlığı olduğunu tahmin ediyorduk. Fakat bu yıl bir kaya mezarı bize çok önemli buluntular verdi. Mezarın içerisinden 3 adet sikke çıktı.Bir adet kemik toka ve bir adette Unguentarium ortaya çıktı. Bu sikkelerle birlikte ortaya çıkan buluntular, mezarın milattan sonra 2’nci yüzyıla ait olduğunu gösterdi. Bizim milattan sonra 4’üncü, 5’inci yüzyıl diye tahmin ettiğimiz nekropolun yaklaşık 300 yıl daha öncesinden beri kullanıldığını net bir şekilde ispatlamış oldu. Bu bizim çok önemli bir arkeolojik veri. Çünkü bölge tarihi açısından ve Paflagonya açısından tarihi somut verilerle henüz çok bilinmeyen durumda. Dolayısıyla biz burada yaptığımız çalışmalarla aslında bölgenin hem tarihini hem de arkeolojik verilerini ortaya çıkararak, güzel bir bilgi birikimini sağlıyoruz. Karanlık olan bu dönemleri aydınlatmaya çalışıyoruz. 2003 yılından itibaren yapılan çalışmalarda ortaya çıkan eserlerden en önemlisini bu yıl ortaya çıkardık. Yani burada bir mezarın içerisinden Roma sikkelerinin ortaya çıkması, buranın Hadrianapolis’in gerçekten de önemli bir Roma kenti olduğunu net bir şekilde bizlere sunmuş oldu. Bölge tarihi açısından karanlık olan bu dönemi aydınlatması açısından çok mutluyuz.”